26 Mayıs 2011 Perşembe

kaç yıl oldu hanım

    Olmasını istediği şeylerle,olması gereken şeylerin ayrımına varalı kaç yıl oldu?
çok değil.Bir ergenin sivilceleriyle oynamaması gerektiğini anlaması kadar zor bir süreç değildi aslında...
sınavda baraj yemeyi öğreneli üç gün,
gıcır Fethi'yle (iskelet maket) koşturalı bir hafta,
kadavra kokusuna alışalı bir ay,
Adana demir sporlu olalı beş ay,
saksafon sesine çapraz apartmandan şikayet geleli bir yıl,
şekerfarenin şekerpare olduğunu (yoksa şekerparenin şekerfare miydi) öğreneli üç yıl,
matfenin merdivenlerinde bir ay içinde dört kez düşmeyi başaralı dört yıl,
23nisan halk oyunları ekibinde şalvarım düşeli on yıl,
yarım kilo fıstık yiyip böğüre böğüre kusalı on iki yıl,
baleye alınmayalı on dört,
dansöz kıyafetimi yok edeli on beş ,
evren için tehlike arz edeli on dokuz yıl olmuş.az da değil.olmasını istediğim şeylerle,olması gereken şeylerin ayrımına varalı biraz geç olmuş,biraz da güç..
Bunların yanında atlete hala aklet diyorum.''güle güle''yi hiç bir zaman doğru yerde kullanamıyorum.bir de çitlemeyi öğreneli ...yıl oldu yazmayı çok istiyorum.
evet,doğum günümüm en anlamlı gelen kısmı on dokuz yıl sonra sorgulamaya başlamam ..

18 Nisan 2011 Pazartesi

huylar suylar

Kapı açmak bana dünyanın en üşenilecek eylemi gibi gelir.Üşendiğim konuşmak değil oysa, her yaş grubundan,her cinsiyetten(!) insanla rahatça iletişim kurabileceğimi düşünürüm.Garip garip triplere giriyorum kapı çalınca.Çalan müziği kapatıp evde yokmuşum gibi mi davransam yoksa sesi hiç kısmadan ''o kadar coolum ki kapıyı duymuyorum'' mu yapsam kararsızlığına tanıdığım süre, dönen sandalyemde üç tur atacak kadar oluyor genelde.Seçeneklerim arasına ''kapıyı açmak'' ruh halime ve pijama desenime göre değişiyor tabi.Bir de o zil sesinin kesilmesiyle duyduğum saçma vicdan azabı, işte buna henüz anlam veremedim.ardından tuhaf kaygılar bazen..
Farkında olmadığım kaygılar taşıyorum olmadık zamanlarda.kısmen içgüdüsel olsa da çoğunluğu üstümde oluşturulan paranoya kaynaklı bence.Şeker verilirse almamayı biliyorum mesela..ve daha pek çok muhtelif klişelere beynim benden habersiz tepki verebiliyor..o değil de bitirdiğim konuyla paylaştığım huyum oldukça uyuşmuyor,kusura bakmayın heyecanlandım uzun süredir bloguma giremiyordum..

7 Şubat 2011 Pazartesi

bir kere kar yağarken


 Islak,huzursuz saatlerdi.Kararlaştırılmış saate geç kalanları beklemiyordu üstelik.Dikilmekten sıkılmışlara sırıtarak.öylesine.karmaşık değil.ısınmak için girenleri itici bulurken,o ezberlediği dizeleri aklından geçirip kitlendiği kelimeyi bulamadığı için koşuşturuyordu raflarda...Islak eldivenlerini  sıcağın rehavetiyle çıkarırken gözleri Fransız edebiyatının 2.rafında,sağdan 3.kitabı (yerinin değişmediğini umarak) aradı.Çağdaş aşk romanlarına küfrederken,uzandığı kitap çelişiyordu.Hayır,hayır tabi ki..Yalnızca sonunu açıp,''türünün yüz karası,fare yiyemeyen kedi''yi hatırlamak için eline alıyordu.Boris Vian,ona fazlaydı.''yaşamda önemli olan,her şey için bir yargıya varabilmektir.'' diyordu adam.bu ona ağır geliyordu.Abarttığını hissetti.raflardan sakince uzaklaştı.kimsenin bilmediği rutinine dönerek, garip anlatımını beğendiği ''sevgili arsız ölüm''ü eline aldı.kimilerine anlamsız geldiğini bilerek,bundan müthiş haz duyarak masalsı romana kaldığı yerden devam etti..

Hiç gerçekçi bulmadığı gerçekleri eleştirirken fantastik yollar denemeyi, ''İsa sizi seviyor'' diyerek kandırmayı öyle istedi ki...Tedirgindi,soğuğa çıkarken,havada uçuşan beyaz notaları görene kadar.Kar, onun için seremoniden farksızdı.Duygulanır,gereksiz heyecanlanırdı.Kardı alt tarafı..Yalın,soğuk,biraz mutlu,biraz beyaz..

22 Ocak 2011 Cumartesi

facia

      Beş yaşındaki küğçüücük bir kızın hayalleri vardı.Uçurtmasının en'lere kadar uzanması..yazmayı öğrenip bir mektup arkadaşı bulması..ölüm gibi ona çok uzak kavramlarla alay edecek kadar küçük olması mı ciddiye alınmıyordu acaba..evet, masum tatlı hayallerin yanında bazı susturulmuş dilekleri de vardı.Dansöz olmak istiyordu bu kız yahu.Hevesine pek saygılı ailesi, bu durumu baleye yönlendirmeye çalışarak görmezden gelse de...ne bale kabul etti bu kızı,ne konservatuar.reddedilmek nasıl da hoşuna gidiyordu,inanmasa da kimseler..bu minik kız 'hamçökeleği' açıp zillerle oynamasın da kim oynasın..

15 Ocak 2011 Cumartesi

gece,evet fazla sade,gece

Günün belirli saatleri, belirli varlıkların mesaisi altındadır.Gecelerin iyeliği,bedenleri kendilerinin olmayanların, uykusu kocaya kaçanlarınken,,,gün doğumuna az kala güvercinler ve onları kovalayan tekirlere kalır..ardından fırından yeni çıkmış boyozlara..oltalar dalgaların yerini alır, martıları imrendirircesine..
İlk ışıklar görünürken , kırmızı kırmızılığını kaybeder..gecenin sahiplendiği kırmızı, utanca pişmanlığa bırakır kendini.Demir korkulukların açılma gıcırtısı, uyandırır akşamdan kalma sokakları..Bohem sokaklar akan rimellerini temizler,kuruyan gözlerini ovuşturur..köşe başlarında(12'yi geçirmiş) balkabakları yorgun oturur..
Zifir karanlığı bekler, gün gününü yaşayıp bitirene kadar.henüz açma gözlerini.   .. night

12 Ocak 2011 Çarşamba

vişne çürüğü

Bazen keşke sesim güzel olsa diyorum..hatta sesimden ötürü üflemeli alet merakım artıyor da..şehir ağır koşullar içeriyor.hayatta kalmak için.kısıtlıyor bizi.farkında değil mi kimse.hayali arkadaşlarım artıyor,bu iyi bir gelişme, kafamı kullanıyorum yani zaman zaman..buna da gelmeden yasak,bol bol düşünelim diyorum ..şehir hayatı gerektirmese de düşünmeyi, düzene sokulan alışılmışlıklar aşılmak için lazım ister herhalde..



7 Ocak 2011 Cuma

öteki ke(n)dim

    İnsanlar ötekileştirmeyi seviyor.Ötekileştirdkileri bedenleri,zihinleri olsa bile .'kendi'likleri o derece yabancılaşana kadar..bir son ucu olmayacak
Başlayıp, biyere varamadığım konular içeriyor bünyem.fazlaca dengesizlik.Nedenini burcuma yükleyemeyeceğim türden.
Doğuştan görmeyen bir kedim var.Merak ediyorum hayalindeki 'ben' nasıl gülüyor,nasıl esniyor..?'somut olanına ne kadar benziyor?.sefilleşti iyice,. ilgilenemiyorum bu aralar,besleyemiyorum mesela,,elimde değil ne yapayım..nezamandır iştahsızlık çekiyorum hayal kurmakta.. semirmiş,tombul kedi tüylerini döküyor artık,mevsim değişimi..onu sadece benim görmem sorun olnuyordu onun için,ilgim yeterli ve doyurucuydu..yoruldum , köreldim. (üf hakkaten 'ben' olmuş). bu kedi çok tanıdık mırlamıyor mu ?

2 Ocak 2011 Pazar

cıvıma fasılı

                                         Eveet, size bi' güzellik yapıyorum.kendimi rezil etmek uğruna olsa da :) pembe panter için değer.. yılınızın ilk günlerine sırıtarak başlayın ..